Taşınma ve eski ajansımdaki işime geri dönmem nedeniyle blogu son 1 hafta içerisinde çok fazla boşladığımın farkındayım. Hazır vakit bulmuşken aklımda olanları karalamak, rahatlamak istedim. Blog tutmak da böyle bir şey işte. Kısa bir süre de olsa bir şeyler yazamayınca aklınızın hep bir köşesinde şu konuyu da yazsam diye devam ediyorsunuz yaşantınıza.
Geçtiğimiz günlerde yakın bir arkadaşım ile konuşurken birçok kişinin hayatında istediklerini değil, mecbur kaldığı işleri yaptığını konuştuk. Tam da üzerine yazılabilecek, sayfalarca konuşulabilecek bir konu.
Belki de biraz olsun kendim de benzer sorunları geçtiğimiz senelerde yaşadığım ve yaşamaya devam ettiğim için bu konu oldukça ilgimi çekiyor.
Aile, arkadaş veya genel toplum baskısı yüzünden çok fazla insanın yalnızca para kazanmak için çok da sevmediği, hayallerinden oldukça uzak işleri yaptığının farkındasınızdır. Tam da bu konu üzerine genel bir görüş var:
Bu ülkeye amele de lazım
Evet, herkesin hayalindeki işi yaptığı, pegasusların gökyüzünü kapladığı bir dünyada yaşamıyoruz. Kimi gerek kendi tercihleri gerekse baskılar yüzünden çok da kötü işlerde çalışmaya mahkum kalabiliyor ve hayatının büyük bir kısmını keyif almadığı bir işte iyi olmak, daha fazla para kazanabilmek için harcıyor. O yüzden de biraz daha realistik bir bakış açısıyla devam edeceğim yazıma. Herkesin hayalini gerçekleştiremediği ancak bazılarının gerçekleştirebilme ihtimalinin olduğu bir dünyada hayallerimiz için neler yapmalıyız?
Geçtiğimiz iki sene içerisinde çok da hayalim olmayan bir bölüm olan Uluslararası İlişkiler bölümünü seçip üniversite yaşamıma başladım. Daha ilk seneden keyif almadığım dersleri asmaya ve tökezlemeye başladım. Tam da bu sırada şans eseri tanıdığım bir abimin dijital reklam ajansında çalışma hayatına başladım.
Başlangıçta yalnızca sektörü tanıdığım, neler yapılması gerektiğini öğrendiğim ajans yaşantısı kısa sürede farklı iş kollarını, hayallerimi gerçekleştirebildiğim işleri önüme sermeye başladı.
Bildiğim konularda insanlara bir şeyler anlatmak, yorumlarını almak ve üzerine konuşmak oldum olası en çok sevdiğim şeyler arasında yer alıyor. Bu yüzden olsa gerek ilgi duyduğum bir konu olan teknoloji ve oyun ile ilgili bir internet sitesi açıp şansımı denemek istedim. Tech Kafa olarak bilebileceğiniz ve bir zamanlar kişisel blogum olan sitenin hikayesi de böylece başlamış oldu.
Zaman içerisinde site için birçok fedakarlık yapmam gerekti. Hem maddi hem manevi çok yorucu bir süreç olsa da ara ara bırakmalar ile şu anki durumumuza gelmeyi başardık. Hala daha hedeflediğim noktaya ulaşamamış olsam da yaklaşmış olmanın heyecanı ile tam gaz çalışmaya devam edebiliyorum.
Benim hayalim Tech Kafa’ydı. İnsanlara bir şeyler anlattığım zaman okuyup üzerine yorum yapabilecekleri, tanınabileceğim ve sevdiğim konularda konuşabileceğim bir platform oluşturmaktı. Kısa vadedeki hedeflerime ulaşmanın verdiği mutluluk ve uzun vadedeki hedeflerimin heyecanı ile sizlere benim de takıldığım, şans eseri veya azimle atladığım noktaları belirtip yazımı sonlandırmak istiyorum:
- Kendinize karşı dürüst davranın.
- Her zaman araştırın, okuyun ve not tutun.
- Hayalinize ulaşma imkanınız binde bir bile olsa o biri kovalamaya başlayın. Gerisi gelecektir.
- Ekibinizi doğru seçin! Sonra başınız ağrımasın.
- Gerektiğinde ara verin, zorlamayın.
- Para kazanmak için değil, sevdiğiniz için bir işi yapın. Sonra para kazanın.
- Belirlediğiniz büyük hayalleri, ufak miktarlar için satmayın.
- Size manevi olarak destek olacak, tökezlediğinizde yol gösterecek birilerini bulun.
- Tek başınıza değil, takımınız ile ilerleyin!