İş Efsaneleri: Oturmaya Mı Geldik?

Oturmaya mı geldik

Klasik bir Çarşamba sabahı, acele ile fakülteye gitmeye çalışırken çok ilginç bir şey ile karşılaştım. Kadıköy vapur iskelesinin hemen yanında oturan 3-4 işçi arasından biri, yanlarından geçerken hızlıca kalkıp “Hadi oturmaya mı geldik?” dedi.

O cümle ilk etapta aklımda nasıl bir yer edindiyse vapurun da kalkmak üzere olduğu fark edip işimi gücümü bırakıp uzaktan işçileri izlemeye devam ettim. Bu arada saat 9:10 civarı. Yine aynı adam “Hadi hadi, şunları dizip başlayalım” diyerek arkadaşlarını kaldırmaya, arkadaşları ise “Abi daha 10 dk geçti, bi dur allahını seversen ya!” gibi sitemlerle işe başlamayı reddediyorlardı. Arkadaşlarını işe başlatmaya çalışan adamın son söylediği söz ise diğerlerini yerinden kaldırmaya yetti: “Bugün 10 olur, yarın 20. Saatlik ücret alıyoruz. Kalkın hadi!

İşçiliği kötülediğimden değil ancak birçoğumuzun kendi yaptığımız işlerden çok daha “aşağıda” gördüğü bir iş ile hayatını idame ettiren birinin bile böylesine bir iş prensibi olması, benim gibi ufak şeylerden çok şey çıkarma peşinde olan biri için yol boyunca kendi hayatım ile gördüklerimi kıyaslamaya itti.

4 Adımda Daha Verimli Çalışma

Gerek blog yazarlığı gerekse sosyal medya danışmanlığı olsun, elime gelen işleri 10-20 dakika daha derken bazen günlerce beklettiğim, sonrasında yığılan işler arasından ortaya kaliteden yoksun, öylesine yapılmış işler çıkardığım da oluyor ki birçoğunuz bu satırları okurken ara ara da olsa benzer bir durum ile karşılaştığınızı söyleyeceksinizdir.

Geçtiğimiz günlerde Onedio üzerinde rastladığım şu içerik tam olarak da basit bir işçi diyalogundan buralara gelmemizin ana kaynağını oluşturuyor. Peki yeni nesil, hatta ve hatta günümüze adım atan tüm nesiller neden kolay pes ediyor? Çalışmak istemiyor?

Bu konuda benim gözlemlediklerim ve tespitlerimi aşağıda madde madde sıralamak istiyorum. Sizin düşünce ve tespitlerinizi de yorum kısmından okumaktan memnuniyet duyarım.

 1- Hayaller:  İş hayatı içerisinde birçoğunuz kadar uzun süredir bulunmuyor olabilirim ancak bulunduğum 3 senelik hayatımda, çalıştığım arkadaşlarımın yarısından fazlası yaptıkları işleri sevdiğinden değil, ya parası iyi olduğu için yada hayalindeki mesleğe ulaşamadığı için yapıyordu.

Herkesin hayalindeki işi yaptığı bir dünyanın ütopyadan ileriye geçemeyeceğini düşünsem de halihazırda yaptığınız işi hayallerinize yakınlaştırmanın ve mutlu olmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Yeter ki yaptığınız iş sonucunda kendinize veya başkasına bir şeyler katabildiğiniz konusunda tatmin olun.

 2- Mutsuzluk:  Hayallerindeki işi yapmayan kişi mutsuzdur deyip bu maddeyi kesip atabilirsiniz ancak günümüzdeki insanların mutsuzluğunu ilk etapta kesinlikle iş hayatlarına bağlamak istemiyorum. Bunun temel nedeni birçoğunuzun da tahmin edebileceği gibi değişen iletişim yolları ve toplum yapımızdan kaynaklanıyor.

Burada size gelip de nerede o eski günler diyecek kişi ben değilim (Yorum kısmında biri derse çok sevinirim) ancak teknolojinin, en önemlisi de hızlı iletişimin hayatımıza girmeye başladığı günden itibaren insanların mutsuz olmaya başlaması araştırılmış bir gerçek.

 3- Başarısızlık:  Tarih boyunca hiçbir topluluk başarısız olmaktan keyif almamıştır. Nasıl alıştırıldık bilemiyorum ancak insanların başarısız olmaktan çekinme/korkma oranı, geçtiğimiz son 10 yıl içerisinde hızla artış gösterdi.

Bir konuda başarılı olmanın deneyimden geçtiğini, deneyimin ise tam anlamıyla yaşadığımız başarısızlıklar olduğunu düşünürsek şu sıralar insanların neden çalışmak istemediğini, neden kolay pes ettiğini daha kolay anlayabilirsiniz diye düşünüyorum.

Başarısızlık Korkusunu Nasıl Yenebilirsiniz?

Şu anda bu yazıyı okurken işte, okulda yada evinizde olabilirsiniz. Nerede olursanız olun kendinize bir kez de olsa şu soruyu sorup cevaplamanızı tavsiye ederim: Oturuyor musunuz? Çalışıyor musunuz?

Oturmadığınız, karşınıza çıkan her konuda çalışmaya devam ettiğiniz dopdolu bir yeni yıl geçirmeniz dileğiyle, esen kalın.

Bu Tarz İçeriklerden Haberdar Olun

Abone olarak Aydınlatma Metni içerisinde yer alan koşullarımızı kabul etmiş olursunuz.

Bu içeriği paylaş

13 Comments

  1. Ecem
    30 Aralık 2015 at 12:31

    Ahh ahh nerede o eski günler.. 🙂 Ben demiş olup sıramı başkasına savayım. Yine çok güzel bir makale olmuş. Yeni yıldan önce kişisel yazılara da başlamana da ayrıca sevindim. Emeğine sağlık, çok güzel yerlere geleceğine eminim.

    Bana göre insanların çalışmak istememesinin en büyük nedeni daha önce başarı duygusunu tatmamış olmaları. Başarıyı bir kere tadan insanın bu yolda devam edeceğine eminim.

    Reply
    1. 30 Aralık 2015 at 12:33

      Ecem merhaba, yine yazımı yorumsuz bırakmadığın ve yazım hakkındaki yorumların için çok teşekkür ederim. İnan böyle yorumları okudukça yazma isteğim artıyor 🙂 Başarıyı tatmamış olma konusundaki tespitin de oldukça güzel. Yazıma ayrıca bir şeyler kattığın için de teşekkür ederim.

      Reply
  2. 31 Aralık 2015 at 00:53

    Oğuz, her yazını tıpkı bu yazıda olduğu gibi iştahla okuyorum. Ayrıca İstanbul’da olmamız sebebiyle görüşme şansımız olacağına inanıyor ve seviniyorum 🙂

    Reply
    1. 31 Aralık 2015 at 01:09

      Güzel yorumun için çok teşekkür ederim Çağrı. Senin de İstanbul’da yaşadığını açıkçası bilmiyordum. Blog tutan ve takip ettiğim birkaç blogdan birinin sahibi olarak yeni yılda kesinlikle birgün buluşup görüşmek isterim.

      Bu vesileyle yeni yılını da kutlamış olayım. Yeni yılda her şey gönlünce olsun 🙂

      Reply
  3. 3 Ocak 2016 at 04:33

    Sevdiği işi yapabilen, işini sever…

    Reply
  4. 6 Ocak 2016 at 23:43

    Haramı helali bilen, herşeyden önce vicdanı olan, aldığı ücretin karşılığını, verdiği sözün karşılığını yerine getirme ihtiyacı hisseder. Saatlik para alıp da 45 dakika yatan işçi, kazandığı paranın hayrını sanmıyorum görsün. Dürüstlük her kapının anahtarıdır.

    Reply
    1. 7 Ocak 2016 at 11:40

      Söylediğiniz her cümleye birebir katılıyorum. Güzel yorumunuz için ayrıca teşekkür ederim.

      Reply
  5. Erhan Önder
    7 Ocak 2016 at 01:47

    sevmek yada sevmemekten ziyade kişinin yapabileceğinden fazla iş verilmesi ve yapılan işin denetlenmemesi gibi bir çok sorun da mevcut benim çok fazla bir alanım yok ancak bilişim sektöründe eğitime açık biriyim ve iş arıyorum. şuan fabrikalara baş vursam şimdiye kadar hiç bir ağır iş yapmadığım için ve insanları bir nevi ezip haklarını vermedikleri için istemiyorum açıkcası… keşke herkes istediği iş konusunda seçici olabilseydi bugün üniversite bitirmiş kişiler bile iş bulmakta zorlanıyor maalesef…

    Reply
    1. 7 Ocak 2016 at 11:42

      Gerçekten de dediğiniz gibi keşke her insan istediği iş ile meşgul olabilse. Güzel yorumunuz için gerçekten çok teşekkür ederim.

      Reply
  6. 23 Ocak 2016 at 17:42

    yapılan işi sevmek ve değerini alabilmek önemli olan. pek çok işletme emeğimizi ödemesede

    Reply
    1. 23 Ocak 2016 at 20:02

      İnsanların çalışmalarından mutsuz olmasının da en büyük nedeni bence bu. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.

      Reply
  7. 24 Mart 2016 at 18:42

    3.sünden[başarısızlık] başlayayım kişisel yorumlarıma. Özellikle 1995-2005 arası iş yapanların birçoğu ağır iflaslar yaşadı ve toparlanmaları güç oldu. Bu sonraki neslin hafızalarına işledi. Toplumda ciddi bir başarısızlık korkusu oluşturdu. 2.si[mutsuzluk] ile ilgili “Bunun temel nedeni birçoğunuzun da tahmin edebileceği gibi değişen iletişim yolları ve toplum yapımızdan kaynaklanıyor. Burada size gelip de nerede o eski günler diyecek kişi ben değilim (Yorum kısmında biri derse çok sevinirim) ancak teknolojinin, en önemlisi de hızlı iletişimin hayatımıza girmeye başladığı günden itibaren insanların mutsuz olmaya başlaması araştırılmış bir gerçek.” birde biz diyelim nerede o eski günler :)[http://www.notdefteri.net/eskileri-ozlettirecek-duygusal-bir-yazi/] özellikle ilk tespitin harikulade [yaptıkları işleri sevdiğinden değil, ya parası iyi olduğu için yada hayalindeki mesleğe ulaşamadığı için ] sanırım %70 imiz böyleyiz malesef…

    Reply

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir